Biri lokman hekim, biri terzi, diğeri marangoz
üç mümin kutsal yolculuklarının yedinci gününün gecesinde bir göl kenarında
soluklanırlar.
Kafir gözlerden ürktüklerinden gece nöbete
dururlar. İlk mümin ateşi harlamak için kenara istifledikleri dal parçalarından
birini alır, keskisiyle yontmaya başlar. Gözlerine uyku düşmeden keskisini
cepkenine kıvırır, diğer mümine devreder nöbeti. İkinci mümin yerdeki nefes
kesen ilahe biblosunu görür, aşka ve edebe gelir, çuvalından çıkarttığı kumaş
parçalarıyla üst baş diker avuç içinden küçük çıplak bibloya. Güzelce giydirir,
nur içinde bırakır bulduğu yere. Rengarenk rüyalara dalmadan önce son mümini
uyandırır. Nöbeti devralan lokman hekim basma bezler içindeki bibloyu görünce
dayanamaz, huşu içerisinde hayat öpücüğü verir ilahenin ahşap dudaklarına.
“Bana hayat verdin hekim başı, ben de sana üç
dilek hakkı veriyorum.” der dile gelen ilahe.
“İlk dileğim arayışımın hiç durmamasıdır. Bir
nefesimde bile ‘ben oldum’ çıkmasın ağzımdan.
İkinci dileğim gözümün hiç kapanmamasıdır. Hiç
inmesin göz kapaklarım ki, bir an bile karanlıklar girmesin seninle arama.
Son dileğim ise her sabah güne evvelsi gece
hiç olmamış gibi başlamamdır. Ocağıma şer çöken geceleri hatırlamayayım ki, sabahında
intikam ateşi yanmasın bedenimde.” der.
İki inanan sabah uyandıklarında üçüncüyü
bulamazlar yanlarında. Kara kara düşünürler, lokman hekimin kutsal yolculuklarından
caydığından endişe duyarlar.
Susar, susuşurlar. Hekimsiz yol gözlerinde
büyür, yoldaşlarının akıbetini merak eder, bir mucize düşlerler. Düşünmek ve
kendini yok etmek arasındaki ince çizgide sıkışıp kalmışlar, bir ömür
ayrılamamışlardır suyun başından.
Bir mümin balık gibidir. Yaşam boyu büyümesi
hiç durmaz ve gözlerini hep açık tutar. Hatırlamaz, bu yüzden düşünmez ve
maalesef sadece bilir.
İnanan, hep bir mucize düşünür. Aynı ozan
Arion’un servetine el koymak isteyen korsanların gazabından korunmak için
Apollon’a bir türkü çığırdığı ve Apollon’un kutsadığı balıkların kendisini kurtarmasını
düşlediği gibi.
O balıklar, Tanrı dünyayı yarattığı yedinci
günün gecesinde gökyüzünü dizerken yıldızların parlak derilerini kıskanmış ve
onlara benzemek istediklerini söylemişler. Tanrı yıldızlar gibi parlak derilere
sahip olmanın karşılığında onlar gibi sonsuza dek konuşamama şartıyla
dileklerini kabul edeceğini söylemiş.
Balıkların kibiri komiktir.
Arion’un türküleri trajiktir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder